2000’li yıllarda internet kullanıcı sayısının 400-600bin olduğu dönemlerden 25-30milyon olduğu dönemlere geldik. O dönemlerde türkçe web site sayısı parmakla sayılıyordu şimdi binleri, yüzbinleri geçti. Ülkemizdeki bu hızlı ivme email marketingde de kendini gösteriyor. Ama henüz geçiş aşamasını atlatamadık.
Bir çok işletme henüz kendi veri tabanını oluşturmuş değil, kendi veri tabanına sahip olanlar ise henüz profillemeden uzak.
Hemen her yazımda geç değil hemen bugün başlayın tarzı cümleler kurmaktayım ama hemen başlamanın veri tabanı satın almak olmadığını da belirtiyorum. Veri tabanı oluşturmanın en doğru yolu, sizle, hizmetinizle ilgilenen tüketiciyi bulmak olduğunu sakın unutmayın.
Facebook, reklam çalışmaları, webinarlar, promosyonlar bu kitleyi bulmanın bir kaç yolu. Daha önceki yazılarımda bu yollardan bahsetmiştim. (bkz http://www.revotas.com/blog/email-marketing/2012/03/08/veritabaninizi-arttirin)
Peki bu veriyi oluşturmaya başladıktan sonra ne yapacaksınız?
Profillemeye başlamanız lazım, 100bin kişilik email adresinden oluşan bir veri tabanına göre 1000kişilik isim, soy isim, yaş, cinsiyet ve email adresinden oluşan veri tabanı çok daha değerlidir.
Üyelerinizin bu bilglierini hemen edinemeyebilirsiniz, ama doğru taktiklerle bu bilgileri üyelerinizi sıkmadan almanız mümkün. Broşür göndermek amacıyla adreslerini alabilirsiniz, sürprizler yada indirimler yapmak için doğum tarihlerini alabilirsiniz, vereceğiniz her bir hizmet için karşılığında bir bilgi isteyebilirsiniz.
Ayrıca gönderdiğiniz emaillerdeki davranışları sonucunda ilgi alanlarını, eğilimlerini, satın alma alışkanlıklarını öğrenebilirsiniz. Tüm bu bilgiler ileride belirleyeceğiniz marketing, satış ve hizmet stratejileriniz için çok büyük bir öneme sahiptir.
İlerleyen yıllarda ülkemizde tüm şirketler bu analizleri, profillemeleri yapacak ve buna göre startejiler önerecek kadroları bünyelerinde bulundurmaya başlayacaklar, yada bu işi yapan şirketlerle anlaşacaklar. Ama önce bunun değerini anlamalarını beklememiz gerekiyor.